avrupa yakası escort çapa escort halkalı escort şirinevler escort beylikdüzü escort beşiktaş escort escort bayan izmit escort ümraniye escort bayan muratpaşa escort antalya escort şirinevler escort ataköy escort bursa escort escort kızlar betturkey şişli escort pendik escort ligobet bursa escort istanbul escort betvino giriş beylikdüzü escort şişli escort sex hikaye milanobet ataköy escort istanbul escort roketbet güncel giris roketbet giris roketbet güncel adresi roketbahis güncel giris

İbrahim Yıldız: Aynı inançla yola devam

[ad_1]

Fenerbahçe, kendi sahasında Sivasspor’a yenilince şampiyonluk şansını yitirdi. Altın tepsiyle sunulan bu fırsatı değerlendiremedi. Büyük hayal kırıklığı ve hüsrandı bu sonuç…

Şimdi 3 yıl öncesine dönelim. O zamanın fotoğrafı şöyleydi.

Anımsarsanız, 3 yıl önce müthiş bir destekle koltuğa oturan Ali Koç, yalnız Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde manşetlere çıkmıştı. Kapalı salonların dışına çıkan seçim binlerce üyenin katılımı ile ilk kez statta yapılmış ve Ali Koç rekor oyla başkanlık koltuğuna oturmuştu.

Büyük umutlarla göreve gelen Ali Koç ve yönetimi ummadıkları bir borç yükü ile karşılaştı. Ve öncelikle kulübü bu cendereden kurtarmak için yoğun bir çaba gösterdiler. Mali durumun kötü oluşu, borçların yüksekliği, yani bir anlamda ekonomik çöküntü başlı başına büyük sorundu. Bankaların borç yapılanmasındaki haksız talepleri, yayın gelirinin giderek erimesi bir yana pandemi kaosu da bir kabus gibi kulübü sardı.

Taraftarın odaklandığı tek konu futbol takımının şampiyonluğuydu doğal olarak. Ancak devasa borçları eritmek ve mali tabloyu düzeltmek yönetimin en büyük işiydi aslında. Denk olmayan bütçeyi düzeltmek gelecek adına şampiyonluktan daha önemliydi. Kulübün geleceğine ipotek konulma noktasını aşmak görüldüğü gibi kolay değildi.

Yalnız Fenerbahçe mi? Tüm kulüpler benzer sorunları yaşıyordu. Hala da yaşıyorlar.

Kombine satışları yok. Bilet satışı yok. Maç günü gelirleri yok. Yayın geliri erimiş. Taraftar yok…

Bu ortamda bir de takım başarısız olunca moraller yerle bir oldu ister istemez.

Ali Koç, kişisel serveti ve ilişkileri ile bu işin üstesinden gelmeyi başaracak tek isimdi bence. Fenerbahçe adına da şanstı açıkçası.

Kulübün tüm reklam gelirlerinin tek bir yerden geldiğini söylemeye gerek yok. Bunu herkes görüyordur sanırız. Ali Koç, neredeyse aile şirketinin her markasını Fenerbahçe’nin hizmetine sundu. Bu özverinin bir başka örneği var mı?

3 yıla bakıldığında futbol da ilk iki yıl çok kötü geçti. Bu sezon ise şampiyonluk son anda kaçtı. Tüm bu yaşanılanlar aslında iyi bir ders oldu. Ali Koç ve arkadaşları kazandıkları tecrübe ile yeni dönemi yanlış yapmadan götüreceklerdir diye umuyoruz. En azından özeleştiri yapmasını biliyorlar. Yanlış yaptıklarını kabul ediyorlar…

Bugüne geldiğimizde ise;

İkinci dönem için başkanlığını açıklayan Ali Koç, oldukça sert sözlerle önce Türkiye Futbol Federasyonu’nu eleştirdi. Ardından da ikiyüzlü davrananları hedef aldı.

“Fenerbahçe artık hak edene hak ettiği yanıtı misliyle verecek” cümlesi oldukça önemliydi.

Ali Koç’un federasyonu eleştirisinin temel noktası ise “adaletsiz kararlar” olarak kayda geçti. Çeşitli ithamların “soruşturma” yapılmadan üstünün kapatılması Koç’u çok kızdırmıştı. Ali Koç’a göre ”İyi takım kurmak” yetmiyordu. “İlişkiler ve çok bağırmak“ daha baskın hale gelmişti.

Elbette yanlış oyuncu seçimi, çok teknik adam değişikliği, ideal kadro kurulamayışı, beklenen mücadelenin olmayışı eleştirilerin temel noktasıydı. Tüm bu eleştiriler haklıydı.

Taraftar futbolda şampiyonluk bekliyor. Bu gerçeği Ali Koç ve yönetimi de görüyor. İkinci dönem artık başarıya odaklı olacak. Başka seçenek yok.

Basın toplantısından çıkan sonuç; aksayan yerlere transfer yapılacak. Yeni bir teknik direktör göreve gelecek. Ve en önemlisi “oyunu kuralına göre” oynayacaklar.

Ali Koç’un deyimiyle; “İnançla, güçlü Fenerbahçe için yola devam.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir