Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumla 2026 yılına dair umut verici ekonomik hedefleri açıkladı. 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşüldüğü toplantıda Yılmaz, "Kişi başına düşen milli gelirin 2026'da ise 18 bin 621 dolar seviyesine çıkması beklenmektedir" dedi. Bu açıklama, Türkiye ekonomisi için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Milli Gelirde Tarihi Artış Bekleniyor

Yılmaz'ın açıklamalarına göre, 2025 yılı tamamlanırken Türkiye'nin milli geliri ilk kez 1.5 trilyon doların üzerine çıkacak. Kişi başına düşen gelir ise ilk defa 17 bin dolar eşiğini aşacak. Bu gelişmeler, Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelini açıkça ortaya koyuyor. Ülkemizin, tarihinde ilk kez, yüksek gelirli ülkeler grubuna girmesi bekleniyor. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası arenadaki ekonomik konumunu güçlendirecek ve yatırımcılar için daha cazip bir ülke haline gelmesini sağlayacak.

2026 Bütçesi: İstikrar ve Refah Odaklı

2026 bütçesinin 'istikrar ve refah' bütçesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, bütçenin temel hedeflerini şu şekilde sıraladı:

• Yatırımı desteklemek
• İstihdamı artırmak
• Üretimi teşvik etmek
• İhracatı geliştirmek
• Kalıcı istikrarı sağlamak
• Kapsayıcı kalkınmayı desteklemek
• Refahı toplumun tüm kesimlerine yaymak

Yılmaz, hazırlanan bütçe teklifinde toplumun hiçbir kesiminin dışlanmadığını ve her vatandaşın büyümenin sağlayacağı imkânlardan adil bir şekilde yararlanmasının esas alındığını belirtti. Bu yaklaşım, sosyal adaleti ve ekonomik eşitliği ön planda tutan bir anlayışı yansıtıyor.

Ekonomik Hedeflerin Toplumsal Etkileri

Türkiye'nin 2026 yılı için belirlenen ekonomik hedeflere ulaşması, vatandaşların yaşam standartları üzerinde önemli bir etki yaratacak. Kişi başına düşen gelirin artması, alım gücünün yükselmesi ve refah düzeyinin artması anlamına geliyor. Ayrıca, yüksek gelirli ülkeler grubuna girmek, Türkiye'nin uluslararası itibarını artıracak ve ülkeye daha fazla yatırım çekilmesini sağlayacak.

Bu hedeflere ulaşmak için hükümetin uygulayacağı politikalar ve yapısal reformlar büyük önem taşıyor. Özellikle eğitim, sağlık ve teknoloji alanlarında yapılacak yatırımlar, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayacak ve toplumun refah düzeyini artıracaktır. Ayrıca, işsizlikle mücadele, enflasyonu kontrol altına alma ve gelir dağılımını iyileştirme gibi konularda atılacak adımlar, ekonomik büyümenin toplumsal faydaya dönüşmesini sağlayacaktır.