İstanbul'da yaşayanlar için deprem korkusu hiç dinmiyor. Uzmanlar, şehirde acilen dönüşmesi gereken 600 bin konut olduğunu belirtiyor. Bu, yepyeni bir şehir inşa etmek anlamına geliyor. Peki, bu kadar büyük bir dönüşüm mümkün mü?
İstanbul'da Kentsel Dönüşüm Seferberliği Mümkün mü?
Hükümetin 6 Şubat depremlerinin ardından kısa sürede yaptığı konutlar umut veriyor. 3 Şubat 2025 itibarıyla deprem bölgesinde teslim edilen yeni konut sayısı 201 binin üzerinde. Bu rakamın yıl sonuna kadar 450 bini aşması bekleniyor. Bu başarı, 600 bin konutun dönüştürülebileceğini gösteriyor. Ancak, bazı engeller de var.
Ne yazık ki, herkes depreme dayanıklı binalarda yaşamak istemiyor. Bazı kişiler, küçük çıkarları için dönüşümü engelliyor. Ekstra metrekareler uğruna, onlarca hatta yüzlerce konutun dönüşümü aksatılıyor. Umarım bu durum değişir ve İstanbul, depreme dayanıklı bir mega kent haline gelir.
Kültürel Dönüşüm Şart!
Konu sadece binaların dönüşmesi değil, bir de kültürel dönüşüm gerekiyor. Gayrimenkul geliştirme şirketi ArsaVev'in kurucusu Bülent Öztürk, bu ihtiyacı önceden gören bir isim. Şirket, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde imarlı, tapulu ve altyapısı tamamlanmış arsa projeleri geliştiriyor. Öztürk, geliştirdikleri yeni satış modelleriyle konuta erişimi kolaylaştırdıklarını belirtiyor.
İstanbul'daki 6.2'lik depremden sonra Bülent Öztürk, önemli açıklamalarda bulundu:
"Depremden bu yana telefonlarımız susmuyor. Biz bu yıla zaten yüksek bir satış rakamı ile başlamıştık. Deprem satışlarımızı daha da hızlandırdı."
Öztürk, herkesin deprem güvenli konutlarda yaşama ihtiyacını aklında tuttuğunu vurguluyor.
- Gerekirse konut edindirme için tek başına bir bakanlık kurulması bile düşünülebilir.
- İstanbul'daki yoğunlaşmayı ülke geneline yaymanın yolları aranabilir.
- ArsaVev olarak projelerimizde İstanbul'da yoğunlaşmamaya dikkat ediyoruz.
- Türkiye'nin her yerinde yeni arsa geliştirme aşamasında mutlaka deprem konusunda da danışmanlık alıyoruz.
Doğru Yapılaşma Uyarısı
Bülent Öztürk'ün doğru yapılaşma uyarısı çok önemli. Yapı doğru değilse, konut sahibi olmanın bir anlamı yok. Unutmayalım ki, deprem değil, yanlış yapılaşma öldürür!
İstanbul'un depreme dayanıklı bir şehir olması için hep birlikte seferber olmalıyız. Bireysel çıkarlarımızı bir kenara bırakıp, şehrimizi ve sevdiklerimizi korumak için harekete geçmeliyiz.