Dünya genelinde karbon emisyonlarını azaltma çabaları hız kazanırken, karbondioksit (CO2) depolama tesislerinin sayısında dikkat çekici bir artış yaşandı. Özellikle termik santraller ve fabrika bacalarından çıkan emisyonların depolanması amacıyla kurulan bu tesislerin sayısı son 5 yılda iki katına çıkarak 50'ye ulaştı. Bu gelişme, ülkelerin iklim taahhütlerine uyum sağlama ve net sıfır hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. ABD, 19 tesis ile bu alanda liderliği üstlenirken, Çin ve Kanada da önemli yatırımlar yaparak öne çıkıyor.
Karbon Yakalama ve Depolama Teknolojileri Nelerdir?
Karbon yakalama ve depolama (KYD) teknolojisi, özellikle çimento, demir-çelik, hidrojen, kimyasal, etanol ve gübre üretimi gibi endüstriyel süreçlerde ortaya çıkan karbondioksit emisyonlarını azaltmada kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, fosil yakıtlardan ve atıktan enerji üreten santrallerde de bu teknoloji kullanılarak emisyonların atmosfere salınımı engelleniyor. KYD teknolojisinin temel olarak üç farklı yöntemi bulunuyor:
- Yanma Öncesi Yakalama: Yakıtın yanmadan önce karbondioksitten ayrıştırılması işlemidir.
- Yanma Sonrası Yakalama: Yanma işleminden sonra ortaya çıkan gazlardan karbondioksitin ayrıştırılmasıdır.
- Oksijenli Yanma: Yakıtın oksijenle yakılması sonucu daha saf bir karbondioksit akışı elde edilmesidir.
Bu teknolojiler sayesinde, emisyonların büyük bir kısmı atmosfere ulaşmadan yakalanarak, boru hatları veya tankerlerle yer altında depolamaya uygun alanlara taşınıyor. Yer altında 800 metreden daha derin, büyük ve geçirimsiz kaya katmanları veya gözenekli ve geçirgen sahalar, emisyon depolama için ideal alanlar olarak kabul ediliyor. Terk edilmiş petrol ve gaz sahaları, kömür yatakları ve geçirimli jeolojik yapılar bu amaçla sıklıkla kullanılıyor.
Küresel Karbon Depolama Kapasitesi Artıyor
Küresel Karbon Yakalama ve Depolama Enstitüsü'nün raporlarına göre, 2024 itibarıyla 11 ülkede faaliyet gösteren karbon depolama tesislerinin sayısı 50'ye ulaştı. 2020'de bu sayı sadece 26 idi. Bu tesisler sayesinde, geçen yıl dünya genelinde 51 milyon ton karbondioksit emisyonunun yer altında depolanarak atmosfere ulaşması engellendi. Karbondioksit depolama kapasitesi, 2020'de 40 milyon ton iken, 5 yılda %27,5'lik bir artış gösterdi. Bu artış, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılığını ve yatırımlarını gösteriyor.
Gelecekte Karbon Depolama Tesisleri
Karbon yakalama ve depolama tesislerinin sayısındaki artış, gelecekte daha da hızlanacak gibi görünüyor. Dünya genelinde 14 ülkede 40 yeni tesisin inşası devam ediyor. Bu projelerin 2027'ye kadar tamamlanması planlanıyor. En fazla yeni tesis projesi ABD'de bulunurken, Hollanda, Çin ve Kanada da önemli yatırımlar yapıyor. Ayrıca, Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Danimarka gibi ülkeler de bu alanda aktif rol oynuyor. Geliştirme aşamasında olan 334 proje bulunuyor ve bu projelerin 2032'ye kadar faaliyete geçmesi hedefleniyor.
Karbon emisyonu depolama tesislerinin sayısındaki bu hızlı artış, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede umut verici bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu teknolojinin yaygınlaşması ve etkinliğinin artırılması için daha fazla Ar-Ge çalışmasına ve uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkelerin ulusal iklim taahhütlerini yerine getirmesi ve net sıfır hedeflerine ulaşması için karbon yakalama ve depolama teknolojileri kritik bir rol oynamaya devam edecektir.