CHP'den Anayasa Çıkışı: Erdoğan Otoriterliğe Kılıf Arıyor!
Gündem

CHP'den Anayasa Çıkışı: Erdoğan Otoriterliğe Kılıf Arıyor!


04 June 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 06 June 2025

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'sivil anayasa' çağrısını ve 10. Yargı Paketi'ni sert bir dille eleştirdi. Çiftci, bu adımların otoriterliği pekiştirmeye yönelik olduğunu savunarak, Kürt sorununun Meclis'te çözümüne dair beklentileri ve 'kent uzlaşısı' operasyonlarını değerlendirdi.

Otoriter Düzen Anayasallaşacak mı?

Gül Çiftci, Türkiye'de anayasa değişikliğinden önce iktidar değişikliğinin gerekliliğine vurgu yaparak, mevcut iktidarın anayasa anlayışının hukuk devleti ilkesinden uzak, otoriter bir yönetim biçimini kurumsallaştırmaya yönelik olduğunu belirtti. Çiftci'ye göre, bu koşullar altında yapılacak herhangi bir anayasa değişikliği, demokratikleşmenin değil, mevcut tek adam rejiminin daha da tahkim edilmesinin aracı olacaktır.

Çiftci, anayasanın sadece maddelerden oluşan bir metin değil, toplumsal bir sözleşme olduğunu ve bu sözleşmenin meşru ve kapsayıcı olabilmesi için öncelikle halkın iradesine dayanan bir siyasal iklimin tesis edilmesi gerektiğini söyledi. Mevcut durumda, yürütme gücünü elinde bulunduran siyasi yapının, anayasal değişiklikleri demokratik bir uzlaşı zemininde değil, çoğunluk gücüne dayalı bir oldubitti anlayışıyla ele aldığını ifade etti. Bu durumun, anayasa değişikliğini özünden uzaklaştırdığını ve bir rejim mühendisliği aracına dönüştürdüğünü savundu.

Çiftci, sağlıklı, demokratik ve kapsayıcı bir anayasa yapım süreci için ön koşulun, iktidarın değişmesi ve demokratik teamüllere saygılı bir siyasal düzenin yeniden inşası olduğunu vurguladı. Gerçek bir anayasal reformun, ancak iktidarın değişimiyle birlikte, toplumsal kesimlerin katıldığı, özgürlükçü ve eşitlikçi bir perspektifle mümkün olduğunu, aksi halde yapılacak her değişikliğin, yalnızca mevcut otoriter düzenin anayasallaşması anlamına geleceğini belirtti.

"Erdoğan'la Menemen Bile Yapmam" Sözü İlkesel Bir Duruş

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Erdoğan'la değil anayasa, menemen bile yapmam" sözleriyle ilgili eleştirilere de yanıt veren Çiftci, CHP'nin "mevcut Anayasa'ya uymayanlarla yeni anayasa yapılmaz" tavrının sadece bir siyasi tutum değil, Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin sistematik biçimde yok sayıldığı bir düzlemde söylenmiş ilkesel bir duruş olduğunu söyledi. Çiftci, bugün yeni anayasa tartışmalarını başlatanların, mevcut Anayasa'nın temel ilkelerini açıkça ihlal ettiğini ve bu koşullarda yeni anayasa çağrısının demokrasiye açılan bir kapı değil, otoriterliği kurumsallaştırma arayışının bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Çiftci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinden bu yana, Türkiye'de anayasanın fiilen askıya alındığını, yargının yürütmenin gölgesine girdiğini, TBMM'nin etkisizleştirildiğini, temel hak ve özgürlüklerin keyfi biçimde sınırlandırıldığını savundu. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının tanınmadığı, yürütme yetkisinin kişiselleştiği, denge ve denetleme mekanizmalarının ortadan kalktığı bir düzende "yeni anayasa"dan söz etmenin samimiyet değil, siyasi ömrü uzatmaya yönelik bir strateji olduğunu belirtti.

10. Yargı Paketi Umut Değil, Güvensizlik Yarattı

10. Yargı Paketi'ne ilişkin tartışmaların kamuoyunda umut değil, derin bir güvensizlik yarattığını belirten Çiftci, bugüne kadar iktidarın getirdiği yargı paketlerinin hiçbirinin, temel sorunları çözmek bir yana, yargı sisteminin daha da siyasileşmesini, hukukun keyfiliğe açık hale gelmesini engelleyemediğini söyledi. Çiftci'ye göre, Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan her yeni paket, büyük vaatlerle duyurulmuş; ancak ne adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi sağlanmış, ne tutukluluk istisna olmaktan çıkarılmış, ne de ifade özgürlüğüne yönelik baskılar sona ermiştir.

Çiftci, denetimli serbestlik, af tartışmaları ve ağır hasta tutuklularla ilgili maddelerin her seferinde "iyileştirme" vaadiyle sunulsa da, uygulamada bunlardan çoğunlukla ya iktidara yakın çevrelerin faydalandığını ya da sorunların sadece ertelendiğini belirtti. Bugün cezaevlerinde binlerce hasta mahpusun tedaviye erişemediğini, düşüncelerinden, kimliğinden, gazetecilik faaliyetinden veya demokratik muhalefetinden dolayı insanların yıllardır özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını ifade etti. Bu tablo karşısında, yeni bir infaz yasasının gerçekten sorunu çözüp çözmeyeceği değil, mevcut siyasi iklimde kimin için ve neye göre uygulanacağının asıl soru olduğunu savundu.

Yargı paketlerinin ancak hukuk güvenliğini esas alan, eşitlik ilkesine dayanan, yargıyı bağımsızlaştıran ve temel hakları güvenceye alan bütünlüklü bir reformun parçasıysa anlamlı olduğunu belirten Çiftci, aksi takdirde bu paketlerin, yalnızca vitrin düzenlemesi olacağını ve kamuoyuna "reform" algısı yaratırken, gerçekte hukuksuzluk düzeninin devam edeceğini söyledi.

Gül Çiftci'nin açıklamaları, Türkiye'nin siyasi gündemine dair önemli bir perspektif sunuyor. CHP'nin anayasa ve yargı reformlarına yaklaşımı, iktidarın politikalarına karşı net bir duruş sergiliyor. Önümüzdeki dönemde, bu tartışmaların siyasi arenada nasıl yankı bulacağı merakla bekleniyor.