09 Mayıs 2025 Cuma

Cumhuriyet'in Devrimci Ruhu: Geleceğe Nasıl Bakmalıyız?

Cumhuriyet üzerine yapılan tartışmalar genellikle yüzeysel ve tarihsel bağlamından kopuktur. Bir rejimi değerlendirirken, onu sadece kurumları veya sembolleri üzerinden değil, sınıfsal ilişkiler ve tarihsel mücadeleler çerçevesinde ele almak gerekir. Cumhuriyet'in tarihsel misyonunu, sınıfsal karakterini ve toplumdaki algısını anlamak için tarihsel materyalist bir yaklaşımla yeniden düşünmek önemlidir.

Cumhuriyet'in Sınıfsal Temelleri

Cumhuriyet, soyut bir kavram olmanın ötesinde, sınıfsal temellere dayanan somut bir sistemdir. Mesele, kimin iktidarda olduğu ve hangi sınıfın devleti yönettiğiyle ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yılı aşan pratiğini tek tip bir Cumhuriyet paradigması gibi sunmak, liberal çevrelerin klasik argümanıdır. Oysa Cumhuriyet, sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak hem ilerici bir sarkaç hem de çelişkilerle dolu bir sistemdir.

Tarihsel Devrimler ve Cumhuriyet

Fransız Devrimi kısa sürmesine rağmen eşitlik, özgürlük ve kardeşlik fikirlerini yaymıştır. ABD, emperyalizmin baş aktörü olsa da, Amerikan Devrimi'nin ilerici rolünü inkâr edemeyiz. Bu devrimler, feodal düzene karşı burjuvazinin zaferini simgelemiş ve modern ulus-devletlerin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Bugün dünyada birçok ülke zulüm, darbe veya savaş hikâyesiyle karşı karşıyadır. Cumhuriyet'i tamamen kötülemek yerine, onu doğru tarihsel ve sınıfsal bağlamda değerlendirmek gerekir. Tarih, sınıflar mücadelesinin tarihidir ve hiçbir gelişme sınıflardan bağımsız değildir.

Cumhuriyet ve Halkın Algısı

Günümüzde kendisini Cumhuriyetçi olarak adlandıran milyonlarca insan var ve bunların çoğu emekçi sınıflardan geliyor. Bu insanların Cumhuriyet algısı, baskı ve zulüm dönemlerini içermez. Onların gözünde Cumhuriyet, devrimci damarına duyulan bir özlemdir. 1923 paradigmasını, baskıcı rejimlerle özdeşleştirmek temelsiz bir yaklaşımdır. Cumhuriyet, ne tarih üstü bir tabu ne de tüm kötülüklerin kaynağıdır.

Türk Devrimi, eşitlik ve özgürlük tohumları ekmiş, üretici güçleri geliştirmiş ve tarihin çarkını ileriye doğru çevirmiştir. Evrensel değerleri barındırmakla birlikte, Türk Devrimi'nin kendine özgü bir yapısı vardır. Bu özgünlük, Anadolu topraklarının sosyolojik ve iktisadi gelişim düzeyiyle uyumlu bir öze dayanır. Bugün milyonlarca emekçinin Cumhuriyet algısı, devrimci ve halkçı bir özleme dayanır. Bizim görevimiz, 1923’ün devrimci ruhunu baskıcı rejimlerin gölgesinden kurtararak Cumhuriyet’in halkçı damarını güçlendirmektir. Tarihi, sınıfsal bağlamından kopararak yargılamak yerine, onu diyalektik bir perspektifle anlamalı ve geleceğin tohumlarını doğru şekilde ekmeliyiz.

İlgili Haberler