Gazeteci ve yazar Abdurrahman Dilipak, kamuoyunda tartışmalara neden olan İklim Kanunu hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dilipak, kanunun küresel bir projenin uzantısı olduğunu ve Covid-19'dan daha tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini savundu. İşte Dilipak'ın dikkat çeken iddiaları ve değerlendirmeleri.
İklim Kanunu: Yeni Bir Tehdit mi?
Dilipak, İklim Kanunu'nun aslında uzun süredir bakanlık tamimleri ile uygulandığını ve bu kanunun sadece mevcut uygulamalara yasal bir çerçeve sunmayı amaçladığını belirtti. Kanun ile birlikte karbon ayak izi bahanesiyle toplumun hayat damarları olan tarım, hayvancılık ve sanayi alanlarının çürütüleceğini iddia etti. Ayrıca, karbon vergisi adı altında yeni bir vergi yükünün getirileceğine ve mülkiyetin ortaklaştırılacağına dikkat çekti.
Dilipak, "Karbon ayak izi bahane edilerek yürüdüğünüz mesafeye karışılacak, vergi istenecek. Kullandığınız arabaya, eve, tarım alanına karışılacak, mülkiyet kaldırılarak ortaklaştırılacak. Hayvan eti yememiz engellenecek, yerine böcek tüketmemiz istenecek," ifadelerini kullandı. Bu durumun, zaten ağır vergi yükü altında olan vatandaşlar için kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Uluslararası Baskı ve Yaptırımlar
İklim Kanunu'nu geçirmek isteyenlerin uluslararası güçler tarafından sıkıştırıldığını iddia eden Dilipak, bu kişilerin dosyalarının olabileceğini ve para almış olabileceklerini öne sürdü. Dünyayı en çok kirleten ülkelerin bu anlaşmalara imza atmamasına rağmen, Türkiye gibi kirliliğe az katkısı olan bir ülkenin bu yasayı kabul etmesinin başka bir açıklaması olmadığını belirtti.
Dilipak, "Para aldılar ve bu yasayı geçirmezlerse başka yaptırımlarla karşılaşmaktan çekiniyorlar," dedi. Bu durumun, Türkiye'nin bağımsızlığına ve milli çıkarlarına aykırı olduğunu savundu.
Trans-Hümanizm ve Nüfus Azaltma Planları
Dilipak, İklim Kanunu'nun Trans-Hümanizm planının bir parçası olduğunu ve dünyada küresel bir gücün insanlığı dönüştürmek istediğini iddia etti. Bu plan kapsamında, dünya nüfusunun 8 milyardan 500 milyona düşürülmesinin hedeflendiğini ve insanların çiplere entegre edilerek yönetilmesinin amaçlandığını belirtti. Covid-19 pandemisinin de bu planın bir parçası olduğunu savundu.
Dilipak, "Bu cepheyi kaybedersek İklim Kanunu bir dünya savaşından daha büyük bir felakete neden olacak. Bu yasayı İstanbul Sözleşme ile kıyaslamasınlar. Ondan daha büyük bir felaket," şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, Abdurrahman Dilipak'ın İklim Kanunu hakkındaki bu çarpıcı iddiaları, kamuoyunda büyük yankı uyandıracak gibi görünüyor. Kanunun olası etkileri ve uluslararası boyutları hakkında daha fazla tartışma yapılması ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Dilipak'ın uyarıları, Türkiye'nin geleceği için önemli bir dönüm noktası olabilir.