Ekrem İmamoğlu'nun avukatları, bazı televizyon kanallarının yayınlarında "masumiyet karinesi"ni ihlal ettiği gerekçesiyle RTÜK'e başvurdu. Başvuruda, söz konusu kanalların yayınlarında hukuka aykırı beyan, haber, görüş, değerlendirme ve yorumlar yapıldığı iddia edildi. Peki, hangi kanallar hedefte ve bu başvuru ne anlama geliyor?
İmamoğlu'nun Avukatlarından Sert Tepki
Avukatlar Kemal Polat ve Berat Kaya tarafından yapılan başvuruda, bazı televizyon kanallarının Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, soruşturmada adı geçen belediye personeli ve İBB'nin iştiraklerini hedef aldığı belirtildi. Başvuruda, bu yayınların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "adil yargılanma hakkı" başlıklı maddesine aykırı olduğu vurgulandı. Avukatlar, RTÜK'ün yayın ilkelerine uygunluk yönünden yapacağı denetimin, çoğulcu demokratik yapıya uygun olması gerektiğini ifade ettiler. Bu durum, medya özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı arasındaki hassas dengeyi bir kez daha gündeme getiriyor.
RTÜK'ten Beklenen Adımlar
Başvuruda, RTÜK'ün 6112 sayılı Kanun kapsamında inceleme başlatması ve gerekli yaptırımların uygulanması talep edildi. Avukatlar, RTÜK'ün takdir yetkisini kamu yararının gerçekleşmesi, kamu düzeninin korunması, eşitlik ve ölçülülük ilkelerine uygun kullanması gerektiğini belirttiler. İşte başvuruda yayın ilkelerine aykırı davrandığı belirtilen kanallar:
- TGRT Haber
- KRT TV
- Akit TV
- Kanal 24
- A Haber
- Ülke TV
- ATV
Medya ve Hukuk Arasında Kriz Mi?
Bu başvuru, Türkiye'de medya ve hukuk arasındaki ilişkiyi bir kez daha tartışmaya açtı. Özellikle seçim dönemlerinde siyasi aktörlerin ve kurumların hedef gösterilmesi, medya etiği açısından ciddi sorunlar yaratabiliyor. Masumiyet karinesi, bir kişinin suçu kanıtlanana kadar suçsuz sayılmasını öngören temel bir hukuk ilkesidir. Bu ilkenin ihlal edilmesi, kişilerin itibarını zedeleyebilir ve yargı süreçlerini etkileyebilir. Bu nedenle, medyanın bu ilkeye titizlikle uyması gerekmektedir.
Ekrem İmamoğlu'nun avukatlarının RTÜK'e yaptığı bu başvuru, medya özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı arasındaki dengeyi koruma çabası olarak değerlendirilebilir. RTÜK'ün bu başvuruya nasıl bir yanıt vereceği ve hangi adımları atacağı merakla bekleniyor. Bu süreç, Türkiye'deki medya düzenlemeleri ve yayıncılık ilkeleri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Unutulmamalıdır ki, medya özgürlüğü, sorumluluk ve etik değerlerle birlikte anlam kazanır.