İsrail eski Savunma Bakanı Avigdor Lieberman'ın açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Lieberman, İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı grupları silahlandırdığını iddia etti. Bu iddia, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırırken, akıllara birçok soru işareti getirdi. Peki, bu iddia ne kadar doğru? İsrail hükümeti bu konuda ne diyor? İşte detaylar...

DEAŞ İddiası ve Lieberman'ın Açıklamaları

Avigdor Lieberman, resmi yayın kuruluşu KAN'a verdiği röportajda, silahlandırma emrinin doğrudan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından verildiğini ve iç istihbarat teşkilatının (Şin-Bet) bilgisi dahilinde yapıldığını belirtti. Lieberman ayrıca, İsrail Güvenlik Kabinesi'nin bu konuda bir karar almadığını ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in de bilgilendirilmediğini öne sürdü. Bu durum, İsrail içindeki karar alma mekanizmalarında bir sorun olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor.

Geçtiğimiz hafta başında Gazze'de Yaser Ebu Şebab isimli kişinin liderliğindeki silahlı bir grup, İsrail ordusunun Refah'ta işgal ederek "güvenli bölge" ilan ettiği bir alanın kontrolünün kendilerinde olduğunu belirten bir video yayınlamıştı. Şebab, Refah'ın Mısır sınırına yakın bir noktasındaki bölgede kendileri tarafından insani yardım dağıtımı yapılacağını söyleyerek Filistinlileri bu bölgeye gelmeye davet etmişti. Filistin basınına göre, geçmişte organize suç örgütü liderliği yapan Ebu Şebab, İsrail ordusuyla iş birliği halinde hareket ediyor. Lieberman, söz konusu çetelerin DEAŞ terör örgütü ile bağlantılı olduğunu belirterek, İsrail hükümetinin bu çetelere verdiği silahların gelecekte İsrail’e çevrilmesinin garantisi olmadığı uyarısını yaptı.

Netanyahu'dan Yanıt: "Hamas'a Karşı Aşiretler"

Lieberman'ın açıklamalarına cevap veren İsrail Başbakanlık Ofisi, "İsrail, güvenlik kurumlarının tüm yöneticilerinin tavsiyesi üzerine, Hamas'ı çeşitli ve farklı yollarla yenmek için çalışıyor" cümleleriyle iddiayı dolaylı olarak doğruladı. Netanyahu ise X'ten yaptığı açıklamada İsrailli güvenlik yetkililerinin tavsiyesi üzerine Gazze'de "Hamas'a karşı olan aşiretleri" harekete geçirdiklerini belirterek, "Bunun nesi yanlış? Bu iyi bir şey. İsrail askerlerinin hayatını kurtarıyor" dedi. Ancak bu açıklama, DEAŞ bağlantılı gruplara silah verilmesi iddialarını tam olarak yalanlamıyor.

Hamas, Tel Aviv yönetiminin DEAŞ bağlantılı milisleri silahlandırdığı iddialarının, Gazze Şeridi'nde "kaos çıkardığını, açlık ve yardım hırsızlığı yaptığını" ortaya koyduğunu belirtti. İsrail ana muhalefet lideri Yair Lapid de Netanyahu'nun Gazze'de "gelişigüzel bir şekilde DEAŞ bağlantılı örgütlere silah vermeye başladığını" belirterek bunun felakete yol açacağını vurguladı. Muhalif siyasetçi Yair Golan da Netanyahu'nun "İsrail halkının güvenliğini tahtında bir gün daha geçirmek için sattığını" belirtti.

Bölgesel ve Küresel Etkileri

Bu iddia, sadece İsrail-Filistin meselesini değil, tüm Orta Doğu'yu etkileyebilecek potansiyele sahip. DEAŞ gibi bir terör örgütünün İsrail tarafından desteklenmesi, bölgedeki dengeleri alt üst edebilir ve yeni çatışmalara zemin hazırlayabilir. Ayrıca, bu durum uluslararası kamuoyunda İsrail'e yönelik eleştirilerin artmasına neden olabilir.

• İsrail'in DEAŞ'ı desteklemesi, Filistinliler nezdinde büyük bir öfkeye yol açacaktır.
• Bölgedeki diğer ülkeler, bu duruma sessiz kalmayacak ve tepki gösterecektir.
• Uluslararası toplum, İsrail'e baskı yaparak bu politikadan vazgeçmesini isteyecektir.

İsrail'in Gazze'de DEAŞ bağlantılı grupları silahlandırdığı iddiası, bölgedeki karmaşık durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir. Bu durumun, uzun vadede bölgeye istikrar getirmek yerine, daha fazla kaos ve şiddete yol açması bekleniyor. Bu iddiaların doğruluğu araştırılmalı ve eğer doğruysa, İsrail hükümeti bu politikadan vazgeçmeye zorlanmalıdır. Aksi takdirde, bölgede barışın sağlanması daha da zorlaşacaktır.