
Kabotaj Kanunu: Türkiye Denizciliğine Sabotaj mı? Şok İddia!
Türkiye'nin ulaşım ağında deniz yolunun unutulmasının ardındaki sır perdesi aralanıyor. Kabotaj Kanunu, denizciliğimize gerçekten bir sabotaj mıydı? İşte bu sorunun cevabını arayan çarpıcı bir analiz.
Deniz Ulaşımının Anadolu'daki Tarihi Önemi
Anadolu tarihinde, İyonya Uygarlığı'ndan Osmanlı Devleti'ne kadar deniz ulaşımı her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Edebiyatımızda nice romanlar, röportajlar deniz yolculuklarının betimlemeleriyle doludur. Selanik, Trabzon, İzmir limanları sadece birer ulaşım noktası değil, tarihimizin önemli parçalarıdır.
Yahya Kemal'in dizeleriyle, o dönem insanı için deniz kültürü ne kadar doğal ve içselleşmişti:
Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık
Başka bir çerçevedir, git gide dünyâ artık.
Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziyâ;
Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ.
Peki, bu köklü deniz kültürü nasıl oldu da bir anda değişti?
Kabotaj Kanunu: Bir Yanlış Anlaşılma mı?
Kabotaj Kanunu, Cumhuriyet tarihimizin ilk yıllarında, yabancı şirketlerin Türk limanlarında yolcu ve mal taşımasını sınırlamak amacıyla yürürlüğe girdi. Amaç, denizciliğimizin millileştirilmesi ve devlet kontrolüne alınmasıydı. Ancak bu yasa, zamanla devlet dışında kimsenin deniz taşımacılığı yapmasına izin vermeyen bir düzenlemeye dönüştü.
Kapitülasyonlar ile mücadele adı altında serbest piyasa şartları devlet eliyle yok edildi. Bu durum, Türk denizciliğinin gelişimini olumsuz etkiledi ve ticari dinamizmin önünü tıkadı.
Ulaşım ve lojistik, üretimden çok daha önemli bir ekonomik kalkınma meselesidir. Ticaretin geliştiği ülkelerde halk zenginleşir, mala ulaşım kolaylaşır, fiyatlar ucuzlar ve vergi gelirleri artar. Ancak Kabotaj Kanunu ile birlikte birçok yerli ve yabancı tüccar iflas etti, liman işletmeleri el değiştirdi ve Devlet Denizyolları kuruldu.
Tekelleşme ve Kaybolan Deniz Kültürü
Yolcu taşımanın tekelleşmesiyle birlikte, Karadeniz'in köylerinde, merkezden köylere ulaşmak isteyen vatandaşların balıkçı teknelerinde saklanmak zorunda kaldığı hikayeler ortaya çıktı. Ulaşımın kesildiği köyler, ticari hayattan da koptu.
Bugün bile bayram olarak kutladığımız Kabotaj Bayramı'nın, Türkiye denizciliğine karşı bir sabotaj olup olmadığını tartışmıyoruz. Deniz kültürümüzü kaybetmemizin, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizi içselleştiremememizin bir sebebi olarak Kabotaj'ın tartışılması gerekiyor.
Kabotaj Kanunu'nun yeni kurulan cumhuriyetin iktisadi kalkınmasına verdiği zararı hesaplamak mümkün değildir. Bayram niyetiyle kutladığımız kabotaj uygulamasının, Türkiye denizciliğine karşı bir sabotaj olup olmadığını konuşmuyoruz.