Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye'nin bitki zenginliğine yeni bir türün eklendiğini duyurdu. Küre Dağları Milli Parkı'nda yapılan incelemeler sırasında keşfedilen ve altın sarısı çiçekleriyle göz kamaştıran "tüylü kekreçiçeği" (Draba lasiocarpa),ilk kez Türkiye'de tespit edilerek ülke florasına kaydedildi. Bu keşif, Türkiye'nin biyoçeşitliliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Küre Dağları'nda Yeni Bir Yaşam

Bakan Yumaklı, bu özel bitki türünden yaklaşık 850 adet bireyin üç farklı alanda bulunduğunu belirtti. Küre Dağları Milli Parkı'nın, zengin doğal güzellikleri ve çeşitli bitki türleriyle adeta bir doğal müze olduğunu vurguladı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün, bu bölgenin korunması ve değerlerinin ortaya çıkarılması için titizlikle çalıştığını da sözlerine ekledi.

Küre Dağları Milli Parkı'nın önemi şu şekilde sıralanabilir:

• Zengin peyzajıyla dikkat çekiyor.
• Çok çeşitli bitki türlerine ev sahipliği yapıyor.
• Türkiye'nin doğal bir müzesi niteliğinde.

Türkiye Florası Zenginleşiyor

Bakan Yumaklı, "Türkiye florasına yeni bir türün eklenmesi, 'Draba' cinsindeki takson sayısını 34'e yükseltti" dedi. Bu açıklama, Türkiye'nin bitki çeşitliliği açısından ne kadar önemli bir ülke olduğunu bir kez daha kanıtladı. Türkiye, dünyada üç farklı bitki coğrafyasının kesişim noktasında bulunuyor ve yaklaşık 13 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bu türlerin 4 bini ise sadece Türkiye'ye özgü (endemik) türler. Ayrıca, Türkiye birçok önemli kültür bitkisinin de köken merkezi konumunda bulunuyor.

Biyoçeşitliliği Koruma Vurgusu

Yumaklı, "Bu zengin biyoçeşitliliği koruyup gelecek nesillere aktarmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Küre Dağları’nda yeni bir bitkinin ülke florasına kazandırılması son derece mutluluk verici" ifadelerini kullandı. Bu sözler, Türkiye'nin doğal mirasını koruma konusundaki kararlılığını gösteriyor.

Türkiye'nin eşsiz coğrafi konumu ve iklim çeşitliliği, bu topraklarda çok sayıda farklı bitki türünün yetişmesine olanak sağlıyor. Bu zenginlik, hem bilimsel araştırmalar için büyük bir potansiyel sunuyor hem de gelecek nesiller için korunması gereken önemli bir değer olarak öne çıkıyor. Kekreçiçeği'nin keşfi, bu potansiyelin ve değerin somut bir örneği olarak tarihe geçti.