Trump'ın Nobel Hayali: Barış mı, Şov mu?
Gündem

Trump'ın Nobel Hayali: Barış mı, Şov mu?


10 October 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 10 October 2025

Donald Trump'ın Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesi, 2025 yılının en tuhaf olaylarından biri olarak tarihe geçti. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun önerisiyle gerçekleşen bu adaylık, savaş yanlısı bir liderin Nobel'e aday gösterilmesiyle paradoksal bir durum yarattı. Trump ise bu adaylıktan son derece memnun ve ödülü hak ettiğine inanıyor. Peki, Trump'ın Nobel macerası ne anlama geliyor?

Trump'ın Nobel Tutkusu: Narsisizm mi, Kompleks mi?

Trump'ın Nobel ödülüne olan aşırı düşkünlüğü, narsistik kişiliğinin bir yansıması olarak görülüyor. Ancak bazı uzmanlar, bu hırsın altında ciddi bir aşağılık kompleksi ve Barack Obama'ya duyulan kıskançlık olduğunu iddia ediyor. Trump, Nobel ödülüyle Obama'nın gölgesinden kurtulmayı ve sembolik bir rövanş almayı hedefliyor olabilir.

Trump'ın "prestij tiyatrosu"nda Abraham Anlaşmaları önemli bir yer tutuyor. İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında sağlanan bu anlaşmalar, "toprak karşılığı barış" yerine "ekonomik entegrasyon ve karşılıklı tanıma" stratejisine dayanıyor. Ancak eleştirmenlere göre, bu anlaşmalar Filistin sorununu görmezden geliyor ve kalıcı bir barış sağlamaktan uzak.

  • İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas arasında anlaşmalar imzalandı.
  • Anlaşmalar, "toprak karşılığı barış" yerine "ekonomik entegrasyon" stratejisini benimsiyor.
  • Eleştirmenler, anlaşmaların Filistin sorununu çözmediğini savunuyor.

Trump'ın Dış Politikası: Barış mı, Gösteri mi?

Trump'ın dış politika hamleleri, derin stratejik planlardan ziyade anlık spot ışıklarına odaklanan bir sirk gösterisini andırıyor. Abraham Anlaşmaları, bu sirkin en göz alıcı akrobasi numarası olarak değerlendiriliyor. Trump, dünyaya bir "alık" muamelesi yaparak, olmayan savaşları bitirmiş gibi davranıyor.

Trump'ın dış politika felsefesi, "sıfır toplamlı" bir mantığa dayanıyor: Birinin kazancı, diğerinin kaybı. NATO müttefiklerine yönelik tehditleri, uluslararası kurumlara duyduğu güvensizlik ve Afrika ile Asya'daki sınırlı barış girişimleri, onun uzun vadeli vizyondan yoksunluğunu ortaya koyuyor. İran ile yapılan nükleer müzakereleri tek taraflı sonlandırması ise bölgeyi nükleer felaketin eşiğine getirmiş durumda.

Nobel, Trump'a Yakışır mı?

Trump'ın "barış anlaşmaları", çatışmaların kök nedenlerini çözmektense sadece yüzeydeki semptomları geçici olarak gizleyen hamleler olarak değerlendiriliyor. Ukrayna-Rusya Savaşı'nda sergilediği "tek telefonla çözerim" iddiaları da aynı yüzeyselliğin bir parçası. Trump'ın dış politikası, kalıcı bir uluslararası düzen fikrini içermiyor ve Nobel'in bünyesi, böylesi bir "fast-food diplomasisini" kaldırabilir mi?

Trump'ın çatık kaşlı politikaları, tehdit dili, ticaret savaşları ve USAID fonlarını keserek milyonlarca insanın hayatını riske atması, ona ödül verilmesinin Nobel'in itibarını zedeleyeceği endişesini doğuruyor. İsrail'in yasadışı yerleşimci istilasını destekleyip Gazze'deki insanî felaketi umursamayan birine barış ödülü vermek, "bir korsanı yılın denizcisi seçmek kadar trajikomik" olarak nitelendiriliyor.

Trump'ın Nobel macerası, barışın kişisel hırslar uğruna nasıl araçsallaştırılabileceğine dair ibretlik bir vaka olarak tarihe geçecektir. Bu durum, uluslararası ilişkilerde diplomasinin ve barışın gerçek anlamının sorgulanmasına yol açacak önemli bir örnek teşkil etmektedir. Trump'ın bu adaylığı, Nobel Barış Ödülü'nün geleceği ve kriterleri hakkında da tartışmaları beraberinde getirecektir.