
Türkiye Rojava Temasları mı? Özsoy'dan Şok İddialar!
Akademisyen ve HDP eski Milletvekili Hişyar Özsoy, Ortadoğu'daki güç dengelerinin değiştiği bu dönemde Türkiye-Rojava ilişkilerine dair önemli açıklamalarda bulundu. SDG'ye yönelik "PKK uzantısı" söyleminin çözüm üretmediğini belirten Özsoy, Nusaybin Sınır Kapısı'nın açılma ihtimalinin bölgedeki dengeleri değiştirebileceğini vurguladı. Peki, Türkiye ve Rojava arasında gerçekten temaslar var mı? İşte Özsoy'un dikkat çeken değerlendirmeleri.
Türkiye Rojava Arasında Gizli Temaslar mı Var?
Özsoy, basına sızan haberlere göre, sert söylemlerin aksine Türkiye ile SDG arasında çeşitli düzeylerde görüşmelerin gerçekleştiğine dair bilgiler olduğunu belirtti. Kamuoyu önünde kriminalize edici bir dil kullanılırken, perde arkasında daha temkinli ve yapıcı bir diyalog kanalı işletildiğini ifade etti. Özsoy'a göre, Türkiye-Suriye sınırının iki tarafında iç içe geçmiş bir Kürt meselesi var ve "PKK uzantısı" gibi güvenlikçi söylemler çözüm değil, çatışma mantığını yeniden üretiyor.
"Somut olarak, Türkiye ile Rojava/SDG arasında istihbari, siyasi ve askeri düzeylerde temasların gerçekleştiğine dair işaretler var. Basına yansıyan haberler, bazı ön anlaşmaların sağlandığını gösteriyor." diyen Özsoy, İlham Ahmed'in açıklamalarının da bu durumu desteklediğini söyledi. Nusaybin Sınır Kapısı'nın açılmasının pratik bir gelişme olmanın ötesinde, güçlü bir sembolik adım olacağını ve siyasi çözümün önünü açacağını vurguladı.
SDG'ye Bakanlık Teklifi: Anlamı Ne?
Şam yönetiminin Mazlum Abdi'ye Savunma Bakanlığı/Genelkurmay Başkanlığı teklifini değerlendiren Özsoy, SDG'nin geleceği ve askeri entegrasyon tartışmalarının kritik önem taşıdığını belirtti. Özsoy'a göre, 100 bini aşkın silahlı üyesi bulunan SDG'nin Suriye ordusuna nasıl entegre edileceği, entegrasyonun sadece askeri mi kalacağı, yoksa idari ve siyasi düzeyde özerklik getirip getirmeyeceği gibi konular en önemli başlıklar arasında yer alıyor.
Rojava'nın yaklaşımının net olduğunu belirten Özsoy, meselenin kişisel makam pazarlıkları değil, yeni anayasada tüm halkların temsilinin nasıl sağlanacağı, toplumsal sözleşmenin nasıl kurulacağı ve özerkliğin hangi çerçevede tanımlanacağı olduğunu vurguladı. Kürtlerin bu tartışmayı daha yapısal, kurumsal ve anayasal bir düzeyde ele almaktan yana olduğunu ifade etti.
İsrail Faktörü ve Kürtlerin Stratejik Önemi
İsrail'in bölgedeki askeri müdahaleleri ve değişen ittifak dengelerinin Kürtler için ne ifade ettiğini değerlendiren Özsoy, İsrail'in Suriye'yi kendi güvenlik kaygıları ekseninde şekillendirecek bir konumda olduğunu belirtti. Esad'ın devrilmesi, İran'ın bölgesel etkisinin gerilemesi ve Rusya'nın güç kaybetmesiyle Türkiye'nin Suriye denklemindeki pozisyonunun zayıfladığını ifade etti.
Bu yeni jeopolitik konjonktürde Kürtlerin stratejik öneminin arttığını vurgulayan Özsoy, İsrail'in Kürt meselesini sürekli gündemde tutarak Türkiye karşısında elini güçlendirmeye çalıştığını söyledi. Ancak, Kürtlerle İsrail arasında bir ittifak durumunun olmadığını, ortada reel-politik bir durumun olduğunu ve tüm tarafların İsrail'in bölgedeki kalıcı varlığını hesaba katarak pozisyonlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldıklarını ifade etti.
Suriye'nin geleceğinde sadece ABD, Rusya ve Türkiye'nin değil, Körfez ülkeleri ve Irak gibi bölgesel aktörlerin de rol oynayabileceğini belirten Özsoy, bu ülkelerin Suriyeli Kürtlerin özerklik talebi ve Şam ile kurulacak ilişkiler açısından belirleyici olabileceğini söyledi. Özsoy'a göre, Suriye toplumunun karmaşık yapısı, tepeden dayatılacak bir modele direnecek ve müzakereye dayalı bir siyaset alanı açılacaktır.
Sonuç olarak, Hişyar Özsoy'un açıklamaları Türkiye-Rojava ilişkilerine dair önemli ipuçları sunuyor. Bölgedeki güç dengelerinin değiştiği bu dönemde, taraflar arasında gizli temasların olduğu ve Nusaybin Sınır Kapısı'nın açılma ihtimalinin belirdiği görülüyor. Ancak, SDG'nin geleceği, askeri entegrasyon ve İsrail'in bölgedeki rolü gibi konular hala belirsizliğini koruyor. Suriye'nin geleceği, yerel halkların rızası ve bölgesel/küresel güçlerin belirlediği çerçeve içinde şekillenecek ve denge sağlanamazsa, savaş ve çatışmalar devam edecektir.