12 Mayıs 2025 Pazartesi

Anneler Günü Eleştirisi: Annelik, Rollerin ve Patriyarkanın Gölgesinde

Her yıl Mayıs ayında kutladığımız Anneler Günü, anneleri onurlandırmak için özel bir gün olarak kabul edilir. Ancak bu günün anlamını daha derinlemesine incelediğimizde, anneliğin sadece bireysel ilişkilerde değil, toplumsal yapının genelinde nasıl inşa edildiğini de görmemiz gerekir. Annelik, biyolojik bir olgunun ötesinde, toplumsal cinsiyet rolleri ve patriyarkal düzen tarafından şekillendirilen bir rol ve kimliktir.

Annelik ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri

Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumun kadınlara ve erkeklere atadığı normlar, beklentiler ve sorumluluklardır. Bu rollerin en belirginlerinden biri, kadının "doğal" olarak anne olmaya ve bakım verme sorumluluğunu üstlenmeye yatkın olduğu düşüncesidir. Bu düşünce, patriyarkal düzenin temelini oluşturur. Çünkü patriyarka, kadınları özel alana (eve ve bakım işlerine) hapsederken, erkeklere kamusal alanı (üretim, siyaset, karar alma mekanizmaları) sunar. Annelik kavramının kutsallaştırılması da bu düzenin devamlılığını sağlamada önemli bir rol oynar.

Kadınlar annelikle özdeşleştirilirken, bu rol aynı zamanda "ideal kadınlık" kalıbının merkezine yerleştirilir. Bir kadın için "iyi anne" olmak; kendini feda etmeyi, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi isteklerinin önüne koymayı, sürekli duygusal destek sağlamayı ve sonsuz bir sabırla "fedakarlık" yapmayı gerektirir. Bu beklenti, anneler üzerinde büyük bir psikolojik baskı yaratır ve kadın kimliğini sadece annelikle tanımlayarak diğer varoluş biçimlerini görmezden gelir.

Sınıfsal ve Kültürel Eşitsizlikler

Bu yapının hem sınıfsal hem de kültürel olarak eşitsizlikler içerdiği unutulmamalıdır. Örneğin, beyaz yakalı bir kadın "annelik suçluluğu" ile mücadele ederken, düşük gelirli kadınlar maddi ve yapısal destekten yoksun bir şekilde çocuk büyütmek zorunda kalır. Bu durum, aynı sistemin farklı tezahürleridir. Kadınların bakım emeği görünmez kalmaya devam ederken, anneliğe dair yüceltilmiş temsiller aslında bu emeği romantize etmekten başka bir işe yaramaz.

Anneler Günü'nü sadece çiçekler, hediyeler veya duygusal mesajlarla değil, anneliğe yüklenen anlamları, annelik emeğini ve kadınların bu rol içinde nasıl konumlandırıldıklarını sorgulamak için bir fırsat olarak görmeliyiz. Bu, sadece annelerin değil, tüm kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde daha özgür bir kimlik inşa etmesi için önemlidir. Anneler Günü, anneleri onurlandırırken aynı zamanda "annelik" rolünü şekillendiren yapıları görünür kılmak, bakım emeğinin toplumsal sorumluluğunu yeniden tartışmak ve kadınların anne olsun ya da olmasın birer birey olarak var olma haklarını savunmak için politik bir zemin oluşturabilir.

Sonuç olarak, Anneler Günü, anneleri onurlandırmanın yanı sıra, anneliğin toplumsal ve politik boyutlarını da ele almamız için önemli bir fırsattır. Bu özel gün, kadınların toplumdaki yerini ve haklarını daha geniş bir perspektiften değerlendirmemize olanak tanır. Bu sayede, daha adil ve eşitlikçi bir toplum inşa etme yolunda önemli adımlar atabiliriz.

İlgili Haberler