Türk sinemasının efsane ismi Kadir İnanır'ın hayatı, yönetmen Hüseyin Karabey'in 13 yıllık emeğiyle hazırlanan "Kuzeyden Gelen Adam" belgeseliyle beyaz perdeye taşındı. 44. İstanbul Film Festivali'nde prömiyeri yapılan belgesel, İnanır'ın yaşamına, sanatına ve toplumsal duruşuna odaklanıyor.
Belgeselin Prömiyerine Yoğun İlgi
Kadir İnanır'ın sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı prömiyere, hayat arkadaşı Jülide Kural, eski CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Seyhan ve sanatçı Mazlum Çimen gibi önemli isimler katıldı. Gösterim sonrası söyleşide yönetmen Hüseyin Karabey, belgeselin yapım sürecini ve Kadir İnanır ile olan dostluğunu anlattı. Karabey, İnanır'ın kişisel arşivinden alınan birçok belgenin dijital ortama aktarılmasının önemine dikkat çekti.
Belgeselde Kadir İnanır'ın sinemaya bakış açısının yanı sıra, toplumsal olaylara karşı duyarlılığı ve halkına olan bağlılığı da vurgulanıyor. İnanır'ın belgeselde yer alan şu sözleri dikkat çekiyor:
"Ben bir Türk sinema sanatçısıyım. Bu halkın içinden geldim. Bu halkla yaşadım. Benim tek mücadelem var: Halkımı ezdirmemek. Benimle aynı kaderi paylaşanların yaşamlarını onurlu kılmak. Hiçbir gücün karşısında boyun eğmedim. Eğmeyeceğim. Onların yazdığı tarihi değil, halkın yazdığı tarihi anlatacağım."
Kadir İnanır'ın Sinemaya Bakışı
Belgeselin önemli bir bölümü, Kadir İnanır'ın sinemayı sadece bir sanat değil, halkının sesi, vicdanı ve hafızası olarak görmesine ayrılıyor. İnanır, sinema ile halkı birleştirme amacını sürekli olarak vurguluyor. Belgeselde yer alan şu ifadeler, İnanır'ın sinemaya olan tutkusunu ve halkına olan sevgisini gözler önüne seriyor:
"Ben Anadolu'yu bilirim. Ben Karadeniz’in hırçın sularını da bilirim, Diyarbakır’ın sıcağını da. Ben köyde traktör üstünde film çevirdim, dağlarda yürüdüm. Mahalle aralarında, çarşı pazarda halkla iç içe oldum. Benim yolum sokaktan geçer. Benim sözüm, halkın yüreğinde yankı bulur."
Akil İnsan Süreci ve Barış Çağrısı
Belgeselde Kadir İnanır'ın 'Akil İnsan' olma süreci de ele alınıyor. İnanır, bu süreci şu sözlerle anlatıyor:
"Hayatım boyunca halkım için çalıştım, onların sesi oldum. Ancak bir dönem geldi, bu sesin sadece filmlerle duyulması yetmedi. Ülke büyük bir acı ve kırılma ile yüzleşiyordu. İnsanlar ölüyor, anneler ağlıyordu. Ben sustuğumda, onların sesi daha çok kayboluyordu. İşte bu yüzden, çağrıldığımda 'Akil İnsan' olmaya itiraz etmedim. Çünkü ben zaten bu halkın aklıyla büyüdüm. Onların acılarına ve umutlarına tanık oldum. O masaya otururken bir sanatçı değil, bir yurttaş, bir Anadolu evladı olarak oturdum. Sözüm belliydi: Barıştan yana olacaktım. O süreçte çok yer gezdim. Karadeniz’den Güneydoğu’ya, doğudan batıya insanların gözlerinin içine baktım. Kimi öfkeliydi, kimi umutlu, kimi yorgundu… Hep söyledim: ‘Bu ülke barışı hak ediyor. Halk kardeşliği hak ediyor.’ Zor bir dönemdi. Eleştirildik, hedef olduk. Ama ben inandığım yoldan dönmedim. Çünkü biliyorum ki, barış için konuşmayanlar, savaşın tarafı olurlar. Ben ise hep barışın yanında durdum, duracağım."
"Kuzeyden Gelen Adam" belgeseli, Kadir İnanır'ın sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda bir aydın, bir aktivist ve halkının sesi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Belgesel, İnanır'ın hayatına ve düşüncelerine ışık tutarak, Türk sinemasına ve topluma bıraktığı mirası gelecek nesillere aktarıyor. İnanır'ın iyileşme süreci devam ederken, bu belgesel onun sanatına ve yaşamına duyulan saygının bir ifadesi olarak önemini koruyor.
