Prof. Dr. Zafer Kurugöl: Normalleşme şu anda başlamamalıydı! AVM’lerin açılması öncelikli değil
[ad_1]
Türkiye, 17 günlük tam kapanmanın ardından kademeli normalleşmeye geçiyor. İçişleri Bakanlığı, 17 Mayıs saat 05.00 itibariyle sona eren tam kısıtlama dönemi sonrası başlayacak kademeli normalleşme takvimini açıkladı.
Tam kapanma sonrası gelen kademeli normalleşme sürecinin erken başladığını vurgulayan Ege Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl, “Pandemi sırasında bir tarih belirleyip o tarihten sonra ‘Bunu yapacağız’ demek yanlış olur. Tam kapanma sonrası belirlenen hedef 5 bindi. Bu hedefe göre hareket edilmeliydi. Bana göre bu normalleşmenin şu anda başlamaması gerekirdi. Bir hafta 5 bin altında gittikten sonra normalleşmenin başlaması gerekirdi” dedi.
PROF. DR. KURUGÖL: ÖNCELİK EĞİTİME VERİLECEKTİ
Aşı olan 65 yaş üstü kişilerin aşı karnesi verilerek kısıtlamadan muaf tutulmasının çok doğru olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kurugöl, “Gençlerin de kısıtlamadan muaf tutulması çok doğru bir karar ancak normalleşmede öncelik eğitime verilecekti ama eğitimle ilgili şu an sadece kreşler ve anaokullarında eğitim başladı ve 8 ve 12. sınıf öğrencilerinin destekleme ve yetiştirme kurslarında yüz yüze eğitim olacak. İlköğretim açılmadı ama AVM’ler açıldı. AVM’lerin açılmasının öncelikli olduğunu düşünmüyorum, kapalı yerler öncelikli olamaz. Tekrar aynı şeyleri yaşamamak için normalleşmeyi bilimsel temelde yapmak gerekir ve bunu aşıyla desteklememiz lazım. Kademeli normalleşme, insanların açık havada dolaşmasına engel olmayacak bir şekilde olmalıydı, kapalı yerler daha sıkı tutulmalıydı. Ekonomik nedenler var ama normalleşmeyle beraber insanları mümkün olduğunca kapalı yerlerden uzak tutacak şekilde normalleşmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
“TARİH DEĞİL, HEDEF BELİRLEMEK GEREKİR”
Prof. Dr. Kurugöl, 84 milyon kişinin emek sarf ettiğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir noktaya kadar geliyoruz ama acele ettirildiği zaman yine başa dönüyoruz ve bir kısır döngüye giriyoruz. Tarih değil, hedef belirlemek gerekir; o hedeften sonra normalleşmenin başlaması gerekirdi. Öte yandan 10 bin 500 vaka bandındayız ve normalleşmeye geçiyoruz.”
“YAZIN NÜFUSUN EN AZ YÜZDE 70’İ AŞILANMAZSA EKİMDE YENİ BİR DALGA KAÇINILMAZ OLUR”
Prof. Dr. Kurugöl, “Öte yandan kısıtlamayı tamamlayacak olan çok önemli bir şeyi yapmıyoruz; o da aşılama. Almanya bir günde 1 milyon 350 bin kişiyi aşıladı. Türkiye’nin 17 günde aşıladığı kişi sayısı bu kadar. Kapanma sürecinde yaklaşık 1 buçuk milyon kişi aşılandı ama elimizde aşı olsa biz bunu bir günde yapabiliriz. Önümüzdeki dönemde aşı tedariki sorunlarının aşılacağı yönünde sevindirici haberler var. Bizim yaz mevsimini çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında nüfusun en az yüzde 70’ini aşılamamız lazım. Eğer bunu yapamazsak ekimde yeni bir dalgayla karşılaşmamız kaçınılmaz olur” diye konuştu.
“AŞIDA PATENT SORUNU ÇÖZÜLMELİ”
ABD’de çocuk aşılamalarının başlatılacağını kaydeden Prof. Dr. Kurugöl, “Çocukların aşılanması da önemli ama bir ülkenin çocuklarını aşılamaya başlaması ama öte yandan Afrika’da aşılamanın yüzde 1 buçuğun altında olması çok büyük bir paradoks oluşturuyor. Dünya nüfusunun yüzde 15’i Afrika’da yaşıyor ama aşının yüzde 1 buçuğu Afrika’ya gönderiliyor. Yine gelişmekte olan ülkelerde aşılama oranı çok düşük. İsterseniz ABD’yi, İngiltere’yi, İsrail’i çocuklar da dahil aşılayın; Afrika’da aşılama olmadığı için orada hastalık devam eder ve Hindistan’daki gibi artış olur. Nasıl Hint varyantı çıktıysa bu defa Afrika varyantı çıkar. Bu kaçınılmaz bir şey ve Afrika varyantı tüm aşılardan kaçabilir, bütün aşılara karşı dirençli olabilir, çok daha bulaştırıcı ve öldürücü olabilir. Bunların olmayacağının garantisini hiç kimse veremez. Global yaklaşmak lazım ve dünya ülkelerinin bu konuda kendi insanlarını korumak yerine dünya insanları için hareket etmeleri ve aşıda patent sorununu çözmeleri lazım. Aşılar daha çok ülkede üretilmeli. Örneğin, Hindistan’da veya Türkiye’de de aşılar üretilebilir. BioNTech aşısı dahil çok rahatlıkla aşı üretilebilir yeter ki patent sorunu çözülsün. Patent sorunu çözüldüğü anda tüm dünyada aşılama oranı artacaktır. Örneğin, Türkiye’ye Çin aşısı gelmemesinin sebebi Çin’de kapasitenin yeterli olmaması; çünkü yasaya göre aşıların yüzde 40’ı Çin’de kalıyor. Ancak üretim tesisi Türkiye’de olsa böyle bir sorun olmaz. Aşı üretimini artırmamız gerekiyor” dedi.
“YERLİ AŞININ BU YAZA YETİŞMESİ İMKANSIZ”
Yerli aşının bu seneye yetişmesinin zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kurugöl, “Yerli aşıda hala Faz 3 çalışmasına geçilmedi. Şu an hem Faz 1 hem de Faz 2 çalışması devam ediyor. Bu yaza yetişmesi imkansız ancak 2022’ye yetişebilir” dedi.
Prof. Dr. Kurugöl sözlerine şöyle devam etti: “Sputnik V’nin ve Sinovac’ın Türkiye’de üretilecek olması çok akıllıca, BioNTech de Türkiye’de rahatlıkla üretilebilir. Patenti aşacak şekilde anlaşmalar yapılması lazım. O zaman aşı sorununu çözebiliriz. Öteki türlü yine tekrar kapanacağız ve normalleşeceğiz, vakalar artacak ve yeniden kapanacağız. Bu kısır döngüyü kırmamız lazım, bunu yapmanın yolu da insanları aşılamaktan geçiyor. Başka türlü kurtulmak mümkün değil.”